Balkan Göçmenleri Platformu | BGP

Kosova ve Sırbistan istikrarsızlığın eşiğinde mi?

Kosova’da yeni hükümet, ülkelerinin Sırbistan ile eşit devlet olduğunu ve Sırbistan’ın Kosova’yı tanıması gerektiğini vurguluyor. Yaşanan gerilim, savaş ihtimali doğurmaktan ziyade AB ve ABD’nin Sırbistan’a olan güvenini zedeleyen bir gelişme oldu.

Dilek Kütük, Kosova ile Sırbistan arasında yaşanan son gerilimi ve gerilimin olası seyrini AA Analiz için kaleme aldı.

2008 yılında Sırbistan’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Kosova, günümüzde 117 ülke tarafından tanınmış olduğu halde henüz Sırbistan tarafından tanınmıyor. Yaşanan sorunların ve kısa dönemli krizlerin temel nedeni de bu.

Plaka kriziyle tırmanan gerilim

Avrupa Birliği’nin (AB) yoğun uğraşları sonucu iki ülke 2011’de üst düzey görüşmelere başladı. Aynı yıl taraflar arasında “serbest dolaşım” başlığı altında varılan anlaşmaya göre; Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırplar, devlet kurumlarıyla entegre hareket ederek Kosova devleti tarafından verilen RKS (Kosova Cumhuriyeti) yazılı araç plakalarıyla seyahat edebileceklerdi. Fakat bu kararın uygulamasında sorunlar ortaya çıktı. Sırbistan’ın bazı itirazları ve anlaşmanın verdiği imtiyazlar neticesinde “KS (Kosova)” yazılı araç plakaları da seyahat için engel teşkil etmedi. Bu plakaların kullanımları beş yılda bir uzatıldı. Diğer taraftan, Sırbistan devleti tarafından verilen PR (Pristina), GL (Gjilan), KM (Mitrovica) gibi şehirlerin yazılı olduğu plakaların -kullanımı uygun olmasa da- seyahatlerine izin veriliyordu.

Sınırlarda yaşanan bu gerilim, kamuoyunda savaş çıkma ihtimalinin yüksek olduğu algısını oluşturarak endişe yarattı. Fakat, bölgede herhangi bir savaş ihtimalinin zayıf olduğu söylenebilir. 

Kosova’nın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından geçici yönetildiği 1999 yılında verilmeye başlanan KS plakaları ile Sırbistan’a giriş yapılabilirken, Kosova devletinin verdiği RKS plakalarıyla Sırbistan’a giriş yapılamıyordu. Sırbistan, Kosova devletini tanımadığı için RKS plakalarını sınırda değiştiriyordu. Bu nedenle KS plakalarının kullanım süresi uzatılıyordu.

Ayrıca anlaşmadaki bazı değişikliklerle RKS plakalı araçlar Sırbistan’a girerken sınırda uzun süre bekledikleri için, sürücüler plakayı çıkarmak yerine beyaz yapışkanlar kullanarak seyahat edebilecekti, fakat bu karar, ertelemeler neticesinde 2021 yılına kadar uygulanamadı. Uygulamanın kim tarafından geciktirildiği ise muğlaklığını koruyor.

Ekim 2021’de plakalar konusundaki ilk krizin ortaya çıkmasıyla beyaz yapışkanlar geçici bir çözüm olarak tekrar akıllara geldi. Çünkü tüm itirazlara rağmen Sırbistan, sınırına girişlerde RKS plakaları değiştiriliyordu. Mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde Kosova da aynı uygulamayı Sırbistan plakalarına yapmak istedi. Yaklaşık 13 gün süren kriz neticesinde AB’nin araya girmesiyle plakalardaki sembollere beyaz yapışkanlar takılarak seyahat uygulaması geçici bir süreyle başlatıldı. 6 ay içinde kalıcı bir çözüm bulmak için anlaşıldı ancak mümkün olmadı. Yapışkan uygulamasının 31 Ekim 2022’ye kadar devam edeceği duyuruldu.

AB, yıllardır Sırbistan’da alternatif siyaset üretmeye ihtiyaç duymadı. Bu yaşanan son gelişmeler ve Sırbistan’ın Rusya ve Çin’e daha fazla yakınlaştığı izlenimi Vucic’e olan güveni azaltabilir.

Geçtiğimiz yıllar boyunca, Kosovalı Sırplar diyalog sürecindeki ılımlı havadan da yararlanarak kararlara yön verebiliyordu. Herhangi bir kriz çıkmaması için de Kosova yönetimleri birçok konuyu görmezden geliyordu. 2011 yılında imzalanan anlaşma, Kosova’daki Sırpların “Kosova Cumhuriyeti” yazılı plakaları almasını öngörürken, yapılan iyileştirmeler ve görmezden gelinmelerle ülkede birçok plakanın kullanıldığı bir düzen doğdu.

2011 yılında imzalanan ve yıllar içinde çeşitli değişiklikler yapılan bu anlaşmadaki ötelemelerin süresi dolduğu için Kosova hükümeti “çoklu plaka” uygulama sürecini uzatmak istemedi. Hükümet, “çoklu plaka” uygulamasına bir an önce son vermeyi isteyip, “tek plaka” uygulamasının başlatılacağını duyurdu. Yani ülkedeki Sırplar artık sadece “RKS (Kosova Cumhuriyeti)” yazılı plakaları kullanacaktı.

Alınan plaka kararına göre; Kosovalı Sırpların, Sırbistan makamları tarafından verilen kimlik kartları ve araç plakaları yerine Kosova hükümetinin verdiği kimlik ve plakaları kullanmaları gerekecekti. Kosova hükümeti eski plakaları yenilemek için ülkesindeki Sırplara 60 gün (2 ay) süre verileceğini de açıkladı.

Ayrıca Kosova hükümeti, Sırbistan ile eşit bir devlet olduklarını ifade etti ve bu nedenle, mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde Sırbistan’ın Kosova’ya uyguladığı her kararı, kendilerinin de Sırbistan’a uygulayacaklarını açıkladı.

Böylece hem sınır geçişleri hem de Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırpların araç plakaları Kosova devletine uygun bir şekilde düzenlenecek ve bu uygulama 1 Ağustos itibariyle başlayacaktı.

Yapılan bazı anket çalışmaları, Sırpların araç plakalarını RKS olarak değiştirmek istemediğini gösterdi. Bu isteksizliğin bir yansıması olarak 1 Ağustos’ta yürürlüğe gireceği söylenen karar öncesi Sırplar; Jarinje ve Bernjak sınır kapılarına giden yollara iş makineleri ve kamyonlarla barikatlar kurarak kararı protesto ettiler. Bu protestolar 2011 yılından beri, iki ülke arasındaki serbest seyahatin iyileştirilmek istendiği her uygulamada yapılıyor. Neticede her protesto, sonunda ertelemeyi veyahut Sırplar lehine bir çözümü getirdi.

Bu yaşanan son gerilimle birlikte de alınan kararlar 1 ay daha ertelendi.

Eğer uzun vadeli bir çözüm bulunmazsa kriz yeniden patlak verecektir.

Aktörlerin tutumu ve amacı

AB, 2011 yılından bu yanai “Kosova-Sırbistan Diyalog Süreci” kapsamında Kosova’daki Sırpların devlet mekanizmalarına entegre olmaları için çabalıyor. Maalesef, Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırplar bu konuda pek istekli gözükmüyor. Bu nedenle AB liderleri, Kosova hükümeti tarafından alınan erteleme kararını memnuniyetle karşıladı ve sorunların diyalog yoluyla çözülebileceğine işaret etti. AB, 2011’de öncülük ettiği fakat 2018’den bugüne durma noktasına gelen diyalog sürecini yeniden başlatmak istiyor.

ABD de Balkanlardaki meseleleri yakından takip ediyor ve AB ile koordineli bir şekilde bölge meseleleriyle ilgileniyor.

Kosova ise AB arabuluculuğunda yürütülen diyalog sürecinin karşılıklı tanınma olmadan sağlıklı bir şekilde ilerlemeyeceğinin altını çiziyor. Kosova’daki yeni hükümet, ülkelerinin Sırbistan ile eşit bir devlet olduğunu ve Sırbistan’ın Kosova’yı tanıması gerektiğini vurguluyor. Bu nedenle Kosova hükümeti, Sırbistan’ın Kosova’ya uyguladığı her bir kararı mütekabiliyet ilkesi gereğince kendisi de uygulayacağını açıkladı. Araç plakaları da dahil olmak üzere Kosova’nın kuzeyinde yaşayan Sırpların tümüyle Kosova devletine entegre olmaları için çalışılıyor. Alınan kararların en nihai hedefi ise, Sırbistan’ın Kosova’yı tanıması için gerekli koşulları sağlayabilmek.

Kosova’dan asla vazgeçmeyeceğini söyleyen Sırbistan ise son yıllarda milliyetçiliği kışkırtan açıklamalarda bulunuyor. Sırbistan şunun farkındadır ki; Kosova tarafından yürürlüğe giren her bir teknik uygulama, Sırbistan’ın Kosova’daki Sırplar üzerindeki nüfuzunun azalmasına sebep olabileceği gibi onu Kosova’yı tanımaya daha çok yaklaştıracak. Kosova’nın tanınması konusundaki uluslararası baskıyı da artıracaktır.

Türkiye ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklama ile Balkanlar’da yaşanan her krizde olduğu gibi üzerine düşen görev ve sorumlulukları almaya hazır olduğunu dile getirdi.

Savaş ihtimali zayıf

Sınırlarda yaşanan bu gerilim, kamuoyunda savaş çıkma ihtimalinin yüksek olduğu algısını oluşturarak endişe yarattı. Fakat, bölgede herhangi bir savaş ihtimalinin zayıf olduğu söylenebilir. Bölgedeki nüfus kaybı, bir savaşı kaldırabilecek teçhizat yetersizliği, ekonomik sorunlar ve uluslararası konjonktür Avrupa’nın ortasında bir savaşın gerçekleşmesine elverişli bir ortam sunmuyor.

Ayrıca, NATO’nun barış gücü KFOR, 28 ülkeden 3 bin 775 askeriyle Kosova’da bulunuyor. Sınırlarda yaşanan gerilim sonrası NATO’dan yapılan açıklamada KFOR’un Kosova’da istikrarın tehlikeye girmesi durumunda müdahale etmeye hazır olduğu ifade edildi.

Rusya’nın etkisinin Balkanlarda sınırlı olduğunu da görmek gerekir. Üstelik Rusya’nın, Ukrayna ile savaş halinde olması ve bölgeden kilometrelerce uzak olması stratejik olarak herhangi bir savaşta Sırbistan’a destek vermesini engelleyecektir.

Yaşanan gerilim, bir savaş ihtimali doğurmaktan ziyade AB ve ABD’nin Sırbistan’a olan güvenini zedeleyen bir gelişme oldu. Sırbistan, son yıllarda AB ilerleme raporlarında gerilemeler yaşıyor. Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’in, özgürlük temelli birçok konuda otoriterleştiği yönünde eleştiriler yapılıyor. Tüm bunlara rağmen Vucic, AB ile ABD’nin bölgede en önem verdiği liderler arasında. Bunun nedeni; Sırbistan’daki aşırı milliyetçi siyasetin, Vucic tarafından kontrol edilebildiği ve böylece bölgede barış ve istikrarın sağlanabildiği düşüncesidir.

Öte yandan, Kosova’daki iktidar değişimiyle birlikte son 2 yıldır Vucic’in söylemlerinin sert ve provokasyona açık olduğu görülebilir. Bu durum ileride AB’nin Vucic’e yönelik bakış açısını değiştirmesine neden olabilir.

Ayrıca AB, yıllardır Sırbistan’da alternatif siyaset üretmeye ihtiyaç duymadı. Bu yaşanan son gelişmeler ve Sırbistan’ın Rusya ve Çin’e daha fazla yakınlaştığı izlenimi Vucic’e olan güveni azaltabilir. Böylece AB’nin Sırbistan’da alternatif siyasete ve farklı politikacılara destek vermesine de vesile olabilir.

[Dilek Kütük, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını yürütmektedir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

Kaynak: AA

YORUM BIRAKIN