Ülke çapına yayılan Suriyeli mülteciler yoğun olarak bulundukları illerde sorun olmaya başladıkları gibi bu sıkıntı Bura da yaşanmaya başlandı. Bu sıkıntılar ve yarattıkları huzursuzluklar bazı köşe yazarı arkadaşlarımız tarafında geçtiğimiz ay ve haftalarda dile getirildi. Ben de yaşadığım olayı bu hafta siz değerli okurlarım ile paylaşma gereği duydum. Belki şehrin asayişinden sorumlu kurum yöneticilerin basın danışmanları bu satırları okuduktan sonra amirlerine götürürler ve gerekli tedbirleri alırlar.
Ülkemiz, geçmiş yıllarda Bulgaristan ve Ahıska Türklerinden, Bosna katliamlarından kaçan Boşnak kardeşlerimizden yüz binlerce mülteciyi kabul etmişti. Ancak Suriyelilerin yarattıkları huzursuzluk gibi bir durum yaşanmamış; Onlar kendilerine yapılan yardımlara şükretmişler. Karın tokluğuna da olsa çalışarak kazandıkları paralarla günlük hayatlarını hiç kimseyi rahatsız etmeden şükrederek yaşamışlar; Geri dönmeyenler de ülkemize kısa sürede uyum sağlamışlardı.
Onlar kişiye ait mülkün başkaları tarafından gasp edilip dokunulamayacağını bilenlerdendi. Ancak bunlar ise bu mülklerin Allaha mahsus olduğunu; Allahın malı da herkesin olduğunu söyleyenlerden.
Güney doğu illerinde, yerli esnafa yaptıkları huzursuzlukları TV kanallarından izliyoruz.
Bursa da 14–18 yaş arası gençlerin çeşitli mahallelerde evlerin zillerine basarak para istedikleri şikâyetleri gün geçtikçe arttığı konuşuluyor halk arasında.
Bu huzursuzluklar ramazan dolayısı ile verilen yardımlar ve iftar çadırlarında başıboş gezenler karınlarını doyurduklarından biraz azalabilir. Ancak ramazandan sonra bu olayların artması endişesi ile yaşıyor insanlarımız.
Özel mülkün veya kazancın ne olduğuna saygı duymayan bu insanların hiçbir tedbir almadan ülke sathına yayılmalarına müsaade eden yetkililer; Şimdi bunların verdikleri huzursuzlukları da önlemek durumundalar. Gençlerin işe gittiğinde, evlerde yalnız kalan ana, baba ve bacılarımız huzursuzlar. Çünkü onlar basılan zillerin kapılarını kim olduğunu sormadan temiz kalp ve niyetleri ile açıyorlar.
Gelecek aylarda olumsuz ve üzücü olayların yaşanmaması için kapıların gelenin kim olduğunu öğrenmeden açılmaması için aile fertleri arasında paylaşılmalı. Yetkililer de mahalle aralarında dolaşan bu tür kişilerin yakalanması için tedbirler almalı.
Trafik lambalarının olduğu kavşaklarda zorunlu olarak bekleme yapan sürücüler son derece huzursuz. Ben de onlardan birisiyim.
Aracımla Araba yatağından Bursa istikametine geliyorum. İhtisas kavşağında kırmızı ışıkta durdum. Bir anda kara karıncalar gibi üç çocuk açık olan camıma dayandılar ve yarım yamalak Türkçeleri ile para diyorlar. Oldum olası alışkanlığa sebep olmamam için bu taleplere karşılık vermem. Para yok dedim. Israr ediyorlar. Nerede ise kapılar kilitli olmasa aracın içine girecekler. O anda sarı ışık yandı. Hareket etmek üzereydim, sol yanımdaki kapıdan bir ses geldi. Kapımın çizildiğini anladım. Ancak yoğun trafikten dolayı durup bakmam ve onlara bunu sormam imkânsızdı. Aracımın kapısındaki o çizik lekesi duruyor.
Bu sıkıntıları ve huzursuzlukları tüm sürücüler yaşıyor. Bu kavşaklarda istenmeyen bir çarpma veya yaralanma kazası olduğunda sorumlu yine sürücü olacaktır.
Bizlerin görevi yaşadığımız ve vatandaşlarımızın yaşadığı huzursuzlukları yetkililere bu köşelerden bildirmektir.
Tedbir alıp almamaları onların takdirindedir. Ancak asayişi, huzuru sağlamak onların görevidir.Huzurlu ve sorunsuz günlerde buluşmak üzere hayırlı ramazanlar,iyi tatiller.
Zülkef Yeşilbahçe
19.7.2014 Bursa Kent Gazetesi
