balkangocmenleri.com

BALKANLAR - Üsküp

BAL-GÖÇ Büyük Balkan Turu, Kuzey Makedonya Üsküp - Rehber Rıfat Destanoğlu anlatımı ile; 
Üsküp (Makedonca - Скопје) bir Balkan ülkesi olan Kuzey Makedonya'nın başkenti ve en büyük kentidir. Üsküp tarihi yapıları, kültürel, politik, konomik ve hayatın tüm unsurları ile ülkenin merkezidir. Vardar Nehri şehrin ortasından geçerek kenti ikiye bölmektedir. 
Üsküp, bir tarafta Osmanlı mimarisi yapılar ve tarihi Türk Çarşısı ile bir hoşgörü ortamı ve havası yayan ama sokaklarının kaldırım taşları yıpranmış, diğer tarafta soğuk ama gösterişi öne çıkaran, maaliyeti yüksek batı mimarisi yapılar ve heykellerle dikkat çeken, ikiye bölünmüş bir kent.

Öğr. Gör. Gürhan Korkmaz’ın kaleminden Üsküp;
Üsküp, Kuzey Makedonya’nın başkenti. Bir yanda eski ve naif Osmanlı şehri havası bir yanda komünist dönemin izlerini taşıyan mimari yapıları, bir yanda AB yolunda girişilen zevksiz heykel projeleriyle “kafası karıştırılmış” bir şehir. Vodna Dağı eteklerinde kurulu Üsküp, Vardar Nehri üstüne inşa edilen ve meşhur “Vardar Ovası” türküsünde bahsedilen Taş Köprü yani Fatih Köprüsü ile adeta ikiye bölünmüş gibi. 5. yy.dan kalma, 13 gözlü köprü, şehrin kadim sembolü. Ortasından nehir geçen şehirlerin hayatı nehre göre şekillenir. Üsküp’ün ortasından geçen Vardar Nehri şehri coğrafî olarak ayırdığı gibi kültürel olarak da ayırmış. Vardar’ın bir tarafı Türkler ve Arnavutlardan oluşan, tarihi Türk çarşısının yer aldığı Müslüman Üsküp, diğer tarafı Makedonların yaşadığı, kiliseleri, modern mimarisiyle Hıristiyan Üsküp. Yeni Meydan’ın ortasında Büyük İskender’in heykeli var ki Üsküp’ün yeni sembolü haline getirilmeye çalışılıyor. Meydanı hızlıca bir dolaştıktan sonra tarihi çarşıya doğru uzanıyoruz. Davut Paşa Hamamı’nı, İskender Bey Meydanını, Murat Paşa Camii’ni, Kapan Hanı ve Kurşunlu Hanı hızlı bir şekilde gezip çarşıya dağılıyoruz. Camileri hanları, hamamları, çarşıları, çeşmeleri, türbeleri, mezarları, Arnavut kaldırımlı yolları, kuyumcusu, terlikçisi, köftecisi, el sanatları ve hediyelik eşya dükkânları, çay ocaklarıyla tipik bir Osmanlı şehrindeyiz ki zaten Üsküp 520 yıllık bir Türk şehri.
Üsküp doğumlu Yahya Kemal’in ifadeleri ile; “Üsküp ki Yıldırım Bâyezid Han diyârıdır, Evlâd-ı Fâtihân onun yâdigârıdır. Fîrûze kubbelerle yalnız bizim şehrimizdi. Yalnız bizimdi, çehre ve rûhuyla bizdi o.”
Üsküp ki Şar Dağ’ında devâmıydı Bursa’nın. Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın. Üç şanlı harbin arşa asılmış silâhları parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları…”

Vodno Dağı’nda yükselen 66 metrelik koca bir haç dikkatimizi çekiyor. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılının şerefine 2001 yılında dikilmiş oraya. Şehrin yüksek minarelerini gölgelemek için. Müslüman Osmanlı geçmişinin eserlerini, firuze kubbelerini, minarelerini ortadan kaldıramayınca, onların görüntüsünü bastırmak ve şehrin siluetini değiştirmek ve buranın artık bir Hıristiyan şehri olduğunu cümle âleme haykırmak adına şehrin Müslüman tarafının hemen girişine de yeni binalar ve heykeller eklenmiş. Makedon Soykırım Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Makedonya Mücadelesi Müzesi, St. Demetrius Kilisesi, II. Philip ve Olympia Heykelleri bunlardan sadece bir kaçı. Ayrılıyoruz.. Bizi Yahya Kemal’in Üsküp için yazdığı kaybolan şehir adlı şiirin kalan mısraları uğurluyor:
“Ben girmeden hayatı şafaklandıran çağa,
Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa.
İsâ Bey’in fetihte açılmış mezarlığı
Hülyâma âhiret gibi nakşetti varlığı.
Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin
Üsküp bizim değil? Bunu duydum için için.
Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!
Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,
Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.”

YORUM BIRAKIN