İnsan olabilmek nedir diye sormuştum yıllar önce bir büyüğüme . “Ne ve kim olduğunu, nereden gelip, nereye gittiğini sorgulamaya başlamaktır” demişti yaşlı bir büyüğüm.
Kendi egomda köleleşmek varken neden kendi kendisiyle savaşsın ki insan diye yıllarca hep düşünmüştüm.
Bu savaş bana ne kazandıracak, getirecek? Para!, makam! şan! şöhret! Hatta tam tersi olarak, paylaşmak, affedici olmak adına, kendi bilinç altını mümkün olduğunca temizlemek için işin yoksa deliler gibi uğraş, düşün!…
Yıllar geçip yaşananların etkisi ile anladım ki yanlışmış bazı inançlarım, düşüncelerim.
Egoistlikten uzaklaşarak, daha anlayışlı, önyargısız, adaletli, karşındakine yol hakkını veren, hoşgörülü ve sevgi dolu, almayı değil vermeyi önceleyen bir insan olmaktaymış hayatın gerçek tadı lezzeti. Huzurla dolu bir gönül sahibi olmakmış. Gülmek güldürmekmiş çevredekileri.
Bu huzurun dibi yok, içine girdikçe artıyor, attıkça diplerde gezinenlerden oluveriyorsun! Güce sahip olmak madde bağımlılığı gibidir, kolay kolay kaybetmeyi göze alamazsın diyenleri şimdi anlamak çok daha kolaylaştı. Ama gerçek hakikat tek. Sanırım kaotik görünen bu muazzam kainata bir değer katan olmak olsa gerek. Allah Bizlere, madde ve manaya bakış bütünlüğü, yaşadıklarımız için iç dünyamızdaki ölçülemez bir derinlik için akıl ve kalp ahengimizi her anımızda aktif etsin ve fiziki şekil ve ruh beraberliği versin. Dualarınızda yer isterim...
Ali YAZIR
15.08.2024 Bursa